Hayatın kuralıdır, değişim… Toplumun yaşamı, yaşam tarzları, talep ve beklentileri… Kısaca aklımıza gelen her şey zaman içinde değişime uğrar, değişir… Bilgiler bile eskir, yerine yeni/güncel bilgiler gelir.
Böylelikle değişip, gelişip, dönüşürüz… zamanla.
Değişmek hem doğal, hem de güzel bir şey aslında (tabi… olumlu yönde olursa…).
Bu değişimden ister istemez, herkes nasibini alır.
Hatta ülkeler, toplumlar da…
Değişime uyanlar ayakta kalır; uymayanlar ise zamanın gerisinde kalarak, ilerleme kaydedemezler… küreselleşen dünyada.
Gelişmiş ülkelere/toplumlara baktığımızda çağdaş, çağın gerekliliklerini yerine getiren, değişime açık, ekonomik ve toplumsal sorunlarını çözmüş, barışık bir yaşam sürdürmekte oldukları görülmektedir.
Görülüyor ki;
Kendi içlerindeki sorunlarını çözebilmiş ülkeler, üretip, gelişerek, değişip-dönüşerek… diğer ülkeler ile rekabet şanslarını artırıp, dünyada büyük bir güç haline gelebilmektedirler.
Peki,
Bizim ülkemiz de… kendi içinde güçlenip, dünyada da rekabet gücü daha yüksek bir ülke neden olmasın?
Bunun için öncelikle içerideki sorun ve sıkıntılarımızın çözülmesi gerekir diye düşünüyorum.
Çözümün yolu ise güçlü bir irade, güçlü bir yönetim, hızlı bir karar mekanizması ve ileri/çağdaş demokrasiden geçmektedir.
Bu bağlamda;
Toplumlardaki hızlı değişime ayak uydurmak durumundayız.
Zira değişimin önüne geçmek, engellemeye çalışmak… sadece zaman kaybettirir.
Hele ki;
Bizim gibi dinamik ve dışa açık toplumlarda/ ülkelerde değişimi engellemek ile daha çok sorun, sıkıntılara sebebiyet verilebilecektir.
Unutmayalım;
Toplumun taleplerini görmezden gelen yapıların, sürdürülebilir olamayacakları gibi ayakta kalamayacakları da aşikârdır.
Allah’a emanet olun.
Burhan İSEN
21.Dönem Milletvekili